20 Haziran 2013 Perşembe

Diren-irken... Gezi-nirken...

Gezi Parkı son dönemde hepimizi düşündürdü.. Çoğu kişi "ötekileştirmeye, ayrımcılığa, sınıflanmaya, bölünmeye" tepki verirken, engellenmemeyi istedi, direndi...
Diren'irken çeşitli tepki biçimleri oluştu.. bazen üzüldük, bazen gülümsedik, bazen çok düşündük.. hala direniyoruz.. ve direnirken hala çoğu zaman engelleniyoruz..

Sınıflamaya karşı gelirken, bunun için bedeller öderken ne yaptık biliyor musunuz.. çok iyi niyetle, farkında bile olmadan..
koruma iç güdümüzle engellileri "yine" ötekileştirdik, sınıflandırdık.. moda deyim ile pozitif ayrımcılık yaptık.. Diren'irken gördüğümüz tekerlekli sandalyedeki biri, acıma duygumuzu ön plana çıkardı.. hep çalışmalarım sırasında bana sorulan, beni şaşırtan, ne yanıt vereceğimi bilemediğim şu sorular aklıma geliyor böyle anlarda.. "nasıl dayanıyorsun, için nasıl elveriyor, vs, vs.." Tekerlekli sandalyedeki vatandaşın fotoğrafının altında yazanlar şöyleydi: 
Taksim Meydanı 'ndaki büyük müdahale sırasında tekerlekli sandalyedeki bir gösterici dikkat çekti. Basılı ve sosyal medyada yankı uyandıran bu görüntü, “vicdanları yaraladı”, “biber gazı değil bu görüntü ağlattı” ...

Polisin su taarruzundan kaçan tekerlekli sandalyedeki vatandaşımız gazetecilere yakalanmadan ara sokaklarda izini kaybettirmiş.. neden? çünkü o da "sıradan" olmak istiyor.. "Özgür" olmak istiyor.. belki de bu nedenle direniyor o..!

O ortama gelirken o bilmiyor mu ne ile karşılaşacağını.. her şeyi göze aldığına eminim ben, her şeyi.. ayırım yapacaksak ancak "cesareti" konusunda yapabiliriz.. bulunduğu durumu sıfat olarak anlatımlarımızın başına koyarak değil.. vicdanlarımız biber gazı yediğinde, tazyikli su ile karşılaştığında değil, bir rampayı çıkamadığında, koskoca bir boşlukta kalıp yönünü bulamadığında, sosyal haklarını alamadığında sızlamalı..

bir an düşünsek.. acaba, biz engellenirken yine biz engelliyor muyuz..?

20 Haziran 2013 / ÖB

www.engelsizmimari.org
www.facebook.com/EngelsizMimari

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder